7 Haz 2014

Çakmak

  Aşırı derece öfkeliydi. Eve bir hışımla girdi. Hemen mutfağa girerek tatlı bir şeyler aradı. Buzdolabı neredeyse boştu. Buzdolabının kapısına sıkıştırılmış 'acil durum birası'na takıldı gözü... En azından biraz öfkemi alır, diye düşündü. Televizyonun karşısına geçip yeni başlamış bir aksiyon filmi buldu. Tam geniş koltuğuna yayılmıştı ki kapı çaldı. Gelen ikiz kardeşiydi. İlk başta öfkesini belli etmemeye çalıştı ancak her zaman olduğu gibi becerememişti. Sahnede tüm duygularını -gülme krizlerini bile- çok rahat bir şekilde saklayabilirdi ancak gerçek hayatta yapamıyordu bunu...
'Neyin var? Yine çocuklar sıkıntı mı çıkarttı?'
'Hayır... Bira ister misin?' Deniz böyle durumlarda onunla içmesi gerektiğini, başka hiçbir şekilde ne olduğunu anlatmayacağını bilirdi.
'İyi olur...' Nehir birkaç dakika sonra buz gibi koca bir fıçı bardakla salona girdi. İlk yudum ikisininde rahatlamasını sağlamıştı.
'Haydi anlat bakalım ağabeyciğine seni dinliyorum...'
'Teoman'la ayrıldık...'
'Nasıl? Ve neden?'
'Uzun zamandır başka biri olduğundan şüpheleniyordum. Ki haksız değilmişim. Geçen gün markete giderken telefonunu burada unutmuş. Birisi aradı. Açmadım ama adını merak ettiğim için baktım. Tanımadığım bir bayan ismi yazıyordu. Müvekkillerinden biridir diye düşündüm. Bir kaç dakika sonra bir mesaj geldi. 'Akşam 5 uygun mu? Seninle konuşmam gereken önemli bir konu var.' yazıyordu mesajda. İyice meraklanmaya başlamıştım. Marketten geldikten sonra ona 'Seni Şebnem Hanım aradı. Birde mesaj attı akşam 5 uygun mu? diye önemli bir şey konuşacakmış seninle' dedim. Dememle aceleyle telefonunu alarak çıktı gitti. Bir şey anlamadım ama artık iyiden iyiye şüphelerim artıyordu. Takip ettim. Kızıl kıvırcık saçlı, 1.70 boylarında bir bayanla, haddinden biraz fazla lüks bir kafede fazlaca samimi bir selamlaşmadan sonra oturdular. 2 saatlik hararetli bol kahkahalı bir konuşmanın ardından yine fazla samimi bir şekilde vedalaşıp ayrıldılar. Ben onu arabasını park ettiği sokağın köşesinde bekliyordum. Beni görünce afalladı. 'Nasıl geçti Şebnem 'Hanım'la konuşmanız?' dedim. 'İyiydi' şeklinde son derece umursamaz bir cevap aldım. 'Çok güzel... Size mutluluklar deyip evime döndüm' Birasından derin bir yudum alarak devam etti Nehir. 'Erkeklerin tamamı mı böyle yoksa ben mi böyleleri kendime çekiyorum?' Bir an durdu. Konuştuğu kişi de bir erkekti. Hemen kırdığı potu 'Sözüm meclisten dışarı' diyerek düzeltmeye çalıştı.

  Deniz psikoloji okumanın verdiği tevazuyla gülümsedi 'Kısmen... Çoğu hastam seninle aynı şeyden, erkeklerin bir türlü sahip çıkamadığı nefislerinden şikayetçi. Tabii bunu benim de bir erkek olduğumu unutarak, öfkeyle söylüyorlar ama haklısınız sanırım hemcinslerim pek fazla kendilerini kontrol edemiyorlar.' dedi. Bir yandan Nehir'in bu olayı ondan beklenmeyecek bir olgunlukla karşıladığını düşünüyor, her an ani bir öfke patlamasıyla eline geçirdiği herhangi bir şeyle Teoman'ın kapısına dayanacağını düşünüyordu. Bir yandan da kardeşine ne olursa olsun ona destek olduğunu hissettirmek istiyordu. O bunları düşünürken, Teoman özür dilemek için Nehir'in telefonunu ısrarla çaldırmaya başlamıştı. Nehir telefonu kapıp duvara fırlatmadan onu engellemeli, en azından sinirini çok sevdiği telefonundan çıkarmasına engel olmalıydı. Oysa ki Nehir bambaşka bir tepki verdi. Telefonu Deniz'e vererek bir daha onu görmek istemediğini bu işin bittiğini söylemesini istedi. Deniz telefonu açtıktan sonra birkaç saniye arkadan değişik sesler geldi.
'Alo? Alo Nehir?'
'Teoman ben Deniz ne oldu?' Deniz bunu gayet sakin ama bir o kadarda canı sıkkın bir şekilde söylemişti.
'Nehir anlattı mı?'
'Evet'
'Ne düşünüyor sence affeder mi?' Teoman sanki Nehir'i hiç tanımıyormuş gibi konuşuyordu.
'Hala yaşadığına şükretmelisin bence...'
'Hadi ya... Tamam o zaman ben öfkesi sönünce ararım bir daha'
'Arama boşuna iş bitmiş anladığım kadarıyla'
'Peki o zaman... Kendisine iyi baksın... Hoşçakal' Ve telefondan o klasik 'çıkırt' kapanma sesi geldi. Bu ses şimdiye kadar Nehir'in hayatında duyduğu en rahatlatıcı sesti.

  İki hafta sonra televizyonda bir son dakika haberi verildi. 'Ünlü avukat Teoman Askar intihar etti.  Evden gelen ağır kokular komşular tarafından fark edilince polise haber verildi. Koç başıyla kırılan evin kapısının ardında Askar'ın doğalgaz borusuna asılmış cesedi bulundu. Elinde duran avukat cüppesi şeklindeki çakmağın anlamı polis tarafından araştırılıyor. Askar'ın son iki haftadır evden çıkmadığı da elimize ulaşan bilgiler arasında.' Nehir bu haberi duyduğunda üç hafta önceki Teoman'ın doğum günü gözünün önüne geldi.
'Doğum günü çocuğuna benim bir hediyem vaaaaar! Ta-daaaa!' Kırmızı hediye kutusundan çıkan avukat cüppesi şeklinde bir çakmak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarda argo ve benzeri kelimeler kullanmamaya dikkat ediniz.
Türkçenin imla kurallarına uymaya özen gösteriniz.
+18 içerikli yorumlar yapmayı aklınızdan geçirmeyiniz.
Facebook ve Twitter Türkçesiyle yazılmış; k ve v harfleri yerine q,w,x harfleri kullanılan yorumlar okunmadan silinecektir.