27 May 2014

Kız Kulesi

  İstanbul'un ortasında... Güzel bir kadın gibi zarif,erişilmez ve esrarengiz... Adına efsaneler yazılmış,zerafetinden yıllardır ödün vermemiş. Kimi zaman hayaller kurdurmuş, kimi zaman önünde isyanlar ettirmiş. Kaç mutluluğa şahit olmuş, kaç ağıt duymuş. Hayaller söndürmüş kimi zaman...

  Elindeki bira şişesiyle hayata isyan eden bir genç kız gibidir Kız Kulesi... Dünyayı karşısına alacak kadar asi, denizin ortasında bir başına kalacak kadar cesur, dili dini ayırt etmeksizin insanları evine buyur edecek kadar misafirperver bir genç kız...

  Onu her görüşümde bunlar geçer aklımdan... 'Ne seversin ki şunu? Hadi bu tamam peki ya İstanbul'u ne seversin? Trafiğini mi?' derler bazen bana. 'Bilmem severim işte...' derim kayıtsızca oysa ki bilirim neden sevdiğimi... Orası birini hatırlatır bana. Geçmişten ama hiç geçmeyeceklerden... Mai gözleriyle kıvırcık saçlarının her biri ayrı bir isyan hazırlığında gibi duran, kıpır kıpır bir erkek çocuğunu... Özgür... Benim biricik yazlık-kışlık arkadaşım, basketbol hastası dostum, her konuşmamızda beni gülmekten ağlatana kadar rahat bırakmayan ağabeyciğim... Tahmin etmişsinizdir. Yalnız arkadaşım değildi o benim. Aşkımdı da... Hani saçları iki yandan toplu bir kız çocuğunun büyüdüğünde ki koca hayalleri vardır ya işte benim hayalimdeki kocam oydu. Birlikte bisiklete bineceğimiz, kırmızı arabamızı alıp Türkiye'nin tüm kıyı şeridini gezeceğim hayat arkadaşımdı. İki yaş büyüktü benden. Ağabeyciğimdi. Aynı zamanda bana yaramazlık yapmayı öğreten insandı. Ömrü benimle başlamıştı. Ama bensiz bitti. Tanrı istemedi onu o kadar sevmemi. Aldı onu benden bir trafik kazası aracılığıyla... Kimi zaman isyan ederim hala. 'Ben sana ne yaptım da bunu reva gördün bana hey güzel Allah'ım' derim. Rüyamda görürüm serin haziran akşamları. Rüyada da olsa gördüğüme şükrederim. Mutlu olurum her rüyada... Nerede onun gibi kıvırcık saçlı, mavi gözlü bir erkek görsem onu görmüş gibi sevinirim. Uçar giderim yeryüzünden. Ancak bilirim izler beni yukarıdan bir yerden. 'Geleceksin be cimcime, ne sabırsızsın' der. Kızar bana taa oralardan,bazen de güler halime. En çokta dilim sürçtüğünde... Eminim ki gözlerinden yaş gelene kadar ve yahut dediğimi unutana kadar gülüyordur oradan bana... 'Şaşkın cimcime' diye eğleniyordur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarda argo ve benzeri kelimeler kullanmamaya dikkat ediniz.
Türkçenin imla kurallarına uymaya özen gösteriniz.
+18 içerikli yorumlar yapmayı aklınızdan geçirmeyiniz.
Facebook ve Twitter Türkçesiyle yazılmış; k ve v harfleri yerine q,w,x harfleri kullanılan yorumlar okunmadan silinecektir.