21 May 2013

21 Mayıs 1864

  21 Mayıs çoğu insan için normal bir gündür. Ama Ruslar için büyük bir zafer, çok değerli siyasi bir bayramdır.

  21 Mayıs bir annedir. Çocuğuna Ruslar acı çektirmesin,eziyet etmesin diye kendi elleriyle çocuğunu boğan bir anne... 


  21 Mayıs ayaklarındaki deri yüzülürken 'Vatanımdan vazgeçmem!' diye bağıran yaşlı adamdır.


  21 Mayıs Karadeniz'in bize en kara olduğu gündür.


  21 Mayıs Türklerin yardımseverliğinin,koruyuculuklarının, en önemlisi insan olduklarının en net belgesidir.


   Çerkes mi? Çerkez mi?

 Kendilerini kendi dillerinde ifade ederken Adığeler/Adıgeler/Adigeler/Adiğeler terimini kullanan bu halk için Türkçede yaygın biçimde Çerkesler/Çerkezler terimi kullanılır. Çerkes adı Türkçede ayrıca bu Çerkeslere komşu olan ve kültürel olarak da yakınlaşan farklı dilleri konuşan (Abhaz-Çerkes dilli UbıhlarAbazalar ile Abhazlar, İran dilli Osetler, Türk dilli Karaçaylar ve Balkarlar) gibi halkları da kapsayacak kadar geniş tutulur. Kimilerine göre son yıllarda Çerkes ifadesinin kullanılması bir şekilde Adigelerle sınırlandırılmıştır.Fakat bu sınırlama Türkiye'deki Çerkes kelimesinin içerdiği geniş anlamı yansıtmaz. Zira, günümüzde Rusya Federasyonunda Çerkes/Adige  kelimesi her biri ayrı halklar olarak kabul edilen üç Adige halkını (hepsi de resmî olarak ayrı halklar kabul edilir: Adigeler,Çerkesler,Kabardinler topluca ifade etmek için kullanılırken, diasporada  ise genellikle Çerkes = Adige denkliği pek karşılık bulmaz; onun yerine ilk kabul Çerkes = Adige, Abaza, Ubıh, ikinci kabul Çerkes = Adige, Abaza, Ubıh, Oset. Üçüncü kabulde ise Çerkes bütün Kuzey Kafkas halklarının ortak siyasî adıdır ve o yüzden "Çerkes kelimesi ve ulusu tek etniğe (Adige) indirgenemez ve Çerkesya sadece Adigelerin ülkesi değildir; olmamıştır. Aynı biçimde Çerkes gibi geniş anlamlı kullanılan diğer bir ad da Abazadır ve Türkiye'de (ve diğer Osmanlı coğrafyasında) Abaza adı hem Rusların Abazin dedikleri Apsuvaları hem de Abhaz denen Apsuvaları belirten bir ortak addır.Türk Dil Kurumu Çerkez yazımını tercih ederkenKafkas Dernekleri Federasyonu (Kaffed) Çerkes yazımını kullanmaktadır. Çerkes kökenlilerin çoğu federasyonun kararları doğrultusunda Çerkes yazımını kullanırken,Çerkez yazımını daha doğru kabul edenler de bulunmaktadır. 



Çerkes Tarihi



Çerkesler, tarih öncesi çağlardan beri Kuzeybatı Kafkasya'da yaşamış olduğu kabul edilen bir halktır. MÖ 6. yüzyıldan bu yana Azak Denizi'ni Karadeniz'e bağlayan Kerç Boğazı'ndan Gürcistan'a kadar uzanan ve Kafkasya diye anılan bölgenin kıyı şeridinde yaşamışlardır. Bu uzun dönem içinde tarihî kaynaklarda Çerkesler için Sindai, Kerketai, Zikkoi, Zyghoi gibi değişik adlar kullanılmıştır. Hattilerden türedikleri yolunda iddialar bulunsa da, esas olarak kabul edilen teoriye göre, Grek kaynaklarında Sind ve Meot olarak geçen halklar Çerkeslerin atalarıdır. Çerkes destanı Nartlarda "Cırt", "Çıt", "Çınt" biçiminde geçen yer ve topluluk adlarıyla anılan halkların Sind ve Meotlar olduğu sanılmaktadır. Ölü gömme kültüne göre, Sind ve Meot varlığı MÖ 3000 yılına değin izlenebilmektedir. MÖ 2000'lerde tarım ve hayvancılığın yanı sıra bakırı kullandıkları, seramik eşya ve daha sonra da tunçtan aletler yaptıkları bilinmektedir. Meotlar, MÖ 8. yüzyılda Kimmerlerle, MÖ 6. yüzyılda da kuzeyde İskitlerle, Karadeniz kıyısında da Greklerle komşuydular. İskit ve Greklerle kurulan ilişkiler, ekonomik ve kültürel gelişmenin yanı sıra Çerkes kentleri ve yazısının ortaya çıkmasını da sağlamıştır. Bugünkü Adige Cumhuriyeti ile 1864 yılı öncesinin eski Çerkesya coğrafyasında 50.000 kadar höyük, kent kalıntısı, eski kale ve bunun gibi ören yeri bulunmaktadır. Özellikle Adige’nin Maykop ve Adigekale kentleri ile Krasnogvardeysk ve Maykop rayonlarında yapılan kazılarda MÖ 3000 yılına ait (4500 yıl, başka bir görüşe göre de 5500 yıl öncesine ait) Meot arkeolojik eserleri ortaya çıkarılmıştır. Bu arada Adigekale kenti ile yakınındaki Neçerezıy (şimdi baraj suları altında) köyü arasındaki bir alanda yapılmış olan kazılarda da bir Meot tabletleri kitaplığı bulunmuştur.


Çerkesler Osmanlı Topraklarında 

Çoğu Çerkes nüfusu deniz yoluyla Osmanlı topraklarına deporte (sürgün) edildi. Gemilere bindirilen Çerkesler, Karadeniz'in Anadolu kıyılarındaki limanlara (Batum, Trabzon, Samsun, Sinop ve şimdiki Akçakoca) indirildi. Bir bölümü de Varna ve Köstence'ye götürülerek Balkanlar'a yerleştirildi. Göç sırasında açlık ve salgın hastalıklar yüzünden çok sayıda Çerkes öldü. Balkanlar'a yerleştirilen Çerkesler de, 1878 Berlin Antlaşması gereğince, yeniden Osmanlı Asyası ve Afrikası topraklarına göç ettirildiler. Bunlar Anadolu, Kıbrıs, Irak, Suriye, Ürdün, Filistin, Mısır, Libya ve Tunus gibi boş yer bulunan hemen her yere dağıtılarak yerleştirildiler. Anadolu'ya göç ettirilenler, yoğun olarak Orta ve Batı Karadeniz, Kuzeybatı, Batı, İç Batı, İç Doğu, Orta Anadolu ve Doğu Akdeniz'e, Bingöl, Muş ve Bitlis'e yerleştirildiler. Sürgün ve yerleştirme giderleri Osmanlı Hükümeti'nce karşılandı.




Deniz kenarında yedi yıl boyunca atılmış insan kemikleri vardı. Kargalar erkek sakallarından ve kadın saçlarından yuvalarını kurarlardı. Deniz yedi yıl boyunca karpuz gibi insan kafataslarını atıyordu. Benim orada gördüklerimi düşmanımın bile görmesini istemem.
—Çerkes Sürgününe tanıklık eden yaşlı bir Çerkes, 


  Ve son olarak;
Biz, insanlık tarihinin en acımasız sürgün ve soykırımını yaşamış Çerkesler olarak...
Nerede yaşıyor olursak olalım
Yaşadığımız soykırımı unutmayacağımıza,
Gelecek nesillere de unutturmayacağımıza...
Yaşadığımız tüm ülkelerde
Anavatanımız Kafkasya’da ve tüm dünyada
Barışı savunacağımıza ...

Atalarımızın manevi huzurunda and içeriz...
21 Mayıs 1864 Büyük Çerkes Sürgünü ve Soykırımıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarda argo ve benzeri kelimeler kullanmamaya dikkat ediniz.
Türkçenin imla kurallarına uymaya özen gösteriniz.
+18 içerikli yorumlar yapmayı aklınızdan geçirmeyiniz.
Facebook ve Twitter Türkçesiyle yazılmış; k ve v harfleri yerine q,w,x harfleri kullanılan yorumlar okunmadan silinecektir.