14 Oca 2021

Meltem

Bir pazar tanıdım onu. Adı gibi bir anda girdi hayatımıza. İnce, uzun, zerafetiyle göz dolduran bir kadındı. Yürürken kendisinden önce uzun sarı saçlarının endamı ve mis gibi bir deniz kokusu gelirdi. Ne güzel kadındı Meltem abla, babamın biricik aşkı...

Mahalleli için "yuva yıkan kötü kadın"dı. Oysa bilmezdi mahalleli, o yuvayı asla kurmayanın annem olduğunu. Esmer, yanık tenli annem hiç sevmedi babamı. Onun kalbi bir yağız Bahriyelide kalmıştı. 

Annem ile babam ne arkadaş olabilmişlerdi ne iki yabancı. Arafta kalan ilişkileri, hiç kurulmayan yuvamız, Meltem ablanın mahalleye gelişiyle tamamen yıkıldı. Onlar boşandıktan sonra hâlâ dantelli çoraplarla gezen ben, iki tarafında arzusuyla annemle kaldım. 

Annem bana karşı hep özenli, hep dikkatliydi. Kolalı yakam boynumdan eksik olmazdı. Ayakkabılarım hep cilalı, hep temizdi. Elbette üstüm başım kadar sağlığım da kıymetliydi annem için. Otuz metre uzaktan üşüdüğümü anlar, üzerime bir hırka geçiriverirdi. Bana karşı bu kadar sevgi dolu olan kadın nasıl babamdan esirgemişti bu sevgiyi anlayamazdım. 

Bir haftasonu babam beni lunaparka götürmek için evimizin önünden aldı. Kırmızı rugan ayakkabılarım ve saçımdaki kurdele ile bayramlık hediye paketi gibiydim. Yolda giderken babam beni kendisi için değerli biriyle tanıştırmak istediğini ancak bunu yalnızca ben istersem yapacağını söyledi. Yeni biriyle tanışmak... neden olmasındı? 

Sahildeki küçük taburelerin olduğu bir yere gittik ve... o geldi. Annemden çok farklı, annem kadar güzel ve benim gibi kırmızı ayakkabılı! Önce olanca zarafetiyle babamla selamlaştı, sonra benimle. "Benimle tanışmak istediğine çok mutlu oldum Tomris. Seninle tanışmayı çok istiyordum. En sevdiğin şekeri, en komik bulduğun arkadaşını sana sormak istiyordum" dedi. O bunları söylerken babam gözlerinin içine kadar parlayarak dinliyordu onu. Ben ise babamın o bakışını gördükten sonra içimden "Limonlu şeker ve Zülfikar" demiştim bile. 

Biraz sohbet ettikten sonra beni lunaparka götürdüler. Ben istemiştim bizimle birlikte gelmesini. Onun olduğu yerde babam gülüyordu. Sanki babam kimsenin açamadığı bir lambaydı ve onu Meltem abla açabilmişti. Sırf bunun için bile sevebilirdim onu. Ama o bununla yetinmedi, sevilecek milyonlarca şey daha yaptı. 

Babamla evlendi. Annem ile düşman olmak yerine benimle haber yollayıp tanışmak istediğini söyledi. O kadar güzel arkadaş oldular ki... Üzerime toz düşmesinden korkan annem beni kendi elleriyle bıraktı haftasonlarında ona. Ev her zaman mis gibi taze yasemin kokardı. Yaptığı limonlu kurabiyeleri anlatmam mümkün değil. Sevmediğim her şeyi onunla sevebilmeyi, tahammül etmeyi öğrendim. 

Mahalleli ne derse desindi. O benim hep ablam, yol göstericim, koltuk değneğim oldu. Annemin yerine geçmeye hiç çalışmadı. Yıllarca annem ile babam arasında oluşan o büyük boşluğu doldurdu. Asla kıskanmadı. İyi ki esti, iyi ki girdi hayatımıza. Bitmeyen bir masal yaşattı hepimize.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarda argo ve benzeri kelimeler kullanmamaya dikkat ediniz.
Türkçenin imla kurallarına uymaya özen gösteriniz.
+18 içerikli yorumlar yapmayı aklınızdan geçirmeyiniz.
Facebook ve Twitter Türkçesiyle yazılmış; k ve v harfleri yerine q,w,x harfleri kullanılan yorumlar okunmadan silinecektir.